Tayin hakkının sağlanabilmesi için sendikaların büyük sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay ve HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan gibi sendika başkanlarının, bu konuda etkili bir şekilde mücadele etmeleri ve talepleri etkili bir biçimde dile getirmeleri gerekmektedir. Sendikaların, işçilerin haklarını koruma konusunda aktif bir rol üstlenmeleri, konuya ilişkin somut adım atılmasına neden olacaktır.
TAYİN HAKKI NEDİR?
Eşi memur olmayanlar da ‘eş durumundan tayin’ talep edebilirler. Ancak bu durumdaki bireyler için son iki yılda en az 360 gün prim ödeme şartı aranmaktadır. Başka bir deyişle, memur olmayan eşin son 2 yıl içinde en az 360 gün prim ödemiş olması gerekmektedir. Aile birliğinin sürdürülebilmesi amacıyla memurlara, eş durumundan tayin hakkı tanınmaktadır. Ancak 696 sayılı kanun ile kadroya geçen işçilere bu imkân tanınmamaktadır.
696 SAYILI KHK TAYİN HAKKI NE DURUMDA?
Kamu çalışanları için geçerli olan tayin hakkı, 696 Sayılı KHK ile kadroya geçen işçilere de verilmesi gerekir. Ancak mevcut mevzuata baktığımızda 696 KHK’lı işçilerin nakil, terfi, tayin veya görevde yükselme hakları yoktur.
Ancak düzenleme yapılırken, taşerondan kadroya geçirilen işçiler için oluşturulan tayin yasağının halen kaldırılmamış olması işçiler ve aileleri üzerinde bir başka zulmü devam ettiriyor. 2018 yılından beri ailelerinden, çoluk çocuğundan ayrı yaşayan işçiler var. Karı koca başka illerde çalışıyor, çocuklar ya eşlerden birinin yanında ya da dede nine yanında kalıyor. Yani parçalanmış aileler var.
Bir türlü çözülmeyen tayin yasağı yüzünden işçi ya işinden istifa ediyor ya da meydana gelen sorunlarla başa çıkamayıp çıkış yolunu boşanmakta buluyor.
Tayin yasağı yüzünden istifa eden işçinin çalışma hayatından çekilmesi donanımlı ve kurum hafızasına sahip çalışan kaybına da sebebiyet veriyor. İstifa ile boşalan pozisyonlar için personel ihtiyacı doğuyor ve kurumlar personel yetersizliği nedeniyle iş yükü fazlalığı ile karşı karşıya kalıyorlar.